Tiyatro oyuncusu ve oyun yazarı Nurdan Albamya İnce, tiyatro sahnelerine ve yazdığı oyunlara toplumun ve Müslüman aleminin içerisinde bulunduğu sıkıntıları ve tarihi geçmişte yaşanan haksızlıkları hafızalarda canlı tutmak için yansıtıyor. Tiyatro Ankebut’u bu amaçla kuran İnce, gençlere kendi çizgilerinden taviz vermeden sanat içerisinde nasıl olunması gerektiğini sahne üzerinden aktarıyor.
İşgalin zorluklarını Filistinli Meryem’in üzerinden anlatan tek kişilik tiyatro oyunu “Filistin Hakkında Konuşmalıyız”, ilk gösterimini Ekim 2022’de yaptı.
Belediyelerin o zaman çok fazla kabul görmediği ve salon tahsisini yapmaktan çekindiği bu oyun tam bir sene sonra 7 Ekim’de başlayan ‘Aksa Tufanı Operasyonu’ ile çok daha fazla talep görmeye başladı. Çünkü artık esas mesele tamamen Fislitin Hakkında Konuşmamız gerektiği gerçeği herkesin yüzüne Gazze’deki soykırım ile çarpmış oldu.
28 Şubat sürecinin üzerinden yıllar geçmesine rağmen sanat ve kültür alanında halen hassasiyetlerin korunarak kaliteli işlerin çıkarıldığı bir eşiğe maalesef gelemedik. Kaliteli çıkan işleri ise tam anlamıyla desteklemekten çekinir olduk. Sonra ‘farklı’ cenahların ürünlerine adeta bağımlı olduk. Fakat en önemlisi ise samimiyetle kültür sanat alanında çalışma yapan insanların ellerinden tutulmaması bir süre sonra o insanların küskün bir hal almasına sebep olur hale geldi. ‘Bin Yıl’ tam olarak bu küskünlüğün eşiğinde olan bir oyun oldu. 28 Şubat sürecinde yaşanan haksızlıkların ve yıllarca verdiği emeklerin ellerinden alınan insanların hikayesi, sadece şubat ayına sıkıştırılırdı. Darbeleri sadece darbe zamanı hatırlar, haksızlığa uğramış insanların anılarına sadece şubat ayı içerisinde ‘ah vah’ eder sonra yolumuza devam eder hale gelmedik mi?
Tiyatro oyuncusu ve oyun yazarı Nurdan Albamya İnce, “Filistin Hakkında Konuşmalıyız” tiyatro oyunun ardından 28 Şubat Dönemi’ne dikkat çeken “Bin Yıl” adlı komedi oyununu sahneye taşıdı. Tiyatro Ankebut tarafından oynanan “Bin Yıl” oyunu, 1997 yılında İzmir’de bir tiyatro ekibinin başına gelen bir hikayeyi tarjikomik bir şekilde anlatıyor.
Yeni Şafak’a konuşan Nurdan Albamya İnce, süreç içerisinde yaşadığı zorlukları ve bazı belediyelerin tiyatro gösteriminin yapılacak salonları temin etmediğini anlattı:
“Tiyatro bir ülkedeki en büyük eğitim yollarından biridir. Dünyada yüzyıllardır birey ile toplum arasında bir bağ kurup ayna görevi görmüştür. Biz Tiyatro Ankebut olarak ise mazlumların hikayesini anlatmayı, topluma böyle bir yol ile ayna tutmayı seçtik. Herkes bilir ki bu dünyadaki en mazlum insanlar Müslümanlardır. Seçtiğimiz konular tabi ki Müslümanların hikayesi olacaktı. Ancak sanki ülkemizde tiyatroya sadece belirli bir kesimin hayatı konu edilebilirmiş gibi bir algı var. O yüzden yaptığımız oyunlar engellenmeye, ötekileştirilmeye çalışılıyor. Bir zulmü engelleyemiyorsanız o zaman yayın, cümlesinden yola çıkıp oyunlarımızı daha çok kişiyle buluşturmaya çalıştıkça önümüz kesiliyor.
“Bir tiyatronun varlığını devam ettirebilmesinin en büyük yolu oyun oynamasıdır. Burada da belediyeler ve tiyatro salonları devreye giriyor. Belediyelerin tiyatrolardan oyun alması, salon sahiplerinin ise (belediye veya özel salonlar) tiyatrolara salonlarını kiralaması gerekiyor. Biz hala daha İstanbul’da bile onlarca belediye ile irtibata bile geçemedik. Hadi diyoruz bari salonları ücreti mukabilinde tutalım. Onu bile vermiyorlar. En büyük sıkıntılarımızdan biri Ankara’da salon bulamamak. İki yılda iki kere gidebildik Ankara’ya. Salon ücretleri dudak uçuklatıyor ama ona bile tamam diyoruz. Oyunumuz profesyonel bir tiyatro oyunu olduğu için ses ve ışık sistemi olan bir salona ihtiyacımız var. Belediyelere yaptığımız onlarca başvurudan hiç bir şekilde cevap alamadık. Telefonla aradığımızda 45 gün sonra dönüş yapacağız diyorlar. Kaç 45 gün geçti hala cevap yok. Bazı yerler oyunlarımızın konusunu duyunca telefonlarını dahi açmıyorlar. Bu mudur sanata sahip çıkmak. Gişe açabilen, seyircisi olan, bilet satıp kimseye yük olmadan kendi kendini çevirebilen bir tiyatroya salon verilmeyecek mi Ankara’da?”