Can Atalay, Hatay’dan milletvekili seçileli tam bir yıl oldu: AYM-Yargıtay arasında krize dönüşen Atalay dosyasında bir yılda yaşananlar…
Gezi davasından 18 yıl hapis cezasına mahkûm edilen Avukat Can Atalay, bundan tam bir yıl önce TİP’ten Hatay Milletvekili seçildi. Tahliyesi için önce Yargıtay’a başvuruldu, reddedilince bu kez Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) yolu tutuldu. AYM iki kez hak ihlaline hükmetti ancak Yargıtay iki AYM kararını da uygulamadı. Tahliye edilmediği için yemin edemediği Meclis kürsüsünde 8 ay boyunca fotoğraflarıyla temsil edildi. Gezi davasından girdiği cezaevinde başlayan milletvekilliği ise Anayasa Mahkemesi’nin iki kez verdiği hak ihlali kararına rağmen Meclis’te bir ilk yaşanarak düşürüldü. Hatay halkının seçilmiş vekili sıfatıyla kapısından giremediği Meclis’teki odası da 10 gün önce boşaltılarak İYİ Partili Erhan Usta’ya verildi.
Atalay’ın yaşadıklarına, hem AYM-Yargıtay arasındaki kriz hem de yargı ve siyaset arasındaki gerginlik damga vurdu. Yargıtay’ın daha önce gönderdiği yazıya rağmen aylarca bekletilen kararın okutulması, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’la ayrı ayrı görüşen MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ziyaretlerinden 20 gün sonraya denk geldi. Kurtulmuş her ne kadar “sürecin suhulet içinde çözülmesini” istediğini söylese de sonuç değişmedi.
Yaşananlar, yüksek yargıda da adeta ilklerin yaşandığı bir krize sahne oldu. AYM’nin Yargıtay için “Türk hukukunda bulunmayan bir karar verdi” dediği; yerel mahkemenin “Kararı yerine getirmek görevin” denilen AYM kararını uygulamadığı, Yargıtay’ın “Yetkiyi aştı” diyerek AYM üyelerine suç duyurusunda bulunduğu, eski AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın ise tüm bunları “kuralsızlık girdabı” olarak nitelendirdiği Can Atalay dosyasında baştan sona yaşananlar…
Gezi davasında 18 yıl hapis cezasına mahkûm edildi
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Gezi davasının 25 Nisan 2022 tarihindeki duruşmasında, TCK’nın 312. maddesi uyarınca “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla Osman Kavala‘nın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, “casusluk” suçlamasından ise beraatine ve tahliyesine karar verildi. Mahkeme, Can Atalay, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Tayfun Kahraman, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin ise “darbeye teşebbüse yardım” suçlamasıyla 18’er yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve tutuklanmalarına karar verdi.
İstinaf, kararı uygun buldu
Dosyayı 28 Aralık 2022’de ele alan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, sanıkların itirazlarının tümünü reddederek, yerel mahkemenin verdiği kararın uygun olduğuna karar verdi.
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU YAZDI – 55 soruda Gezi davası
Milletvekili seçildi
Atalay, 14 Mayıs 2023 tarihindeki yerel seçimlerde 28. Dönem Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay Milletvekili seçildi.
Yargıtay tebliğnamesi
Yargıtay Başsavcılığı’nın 7 Temmuz 2023 tarihinde hazırladığı tebliğnamede, Mücella Yapıcı’nın tahliyesi, diğer tüm sanıkların ise cezalarının onanması talep edilerek, Yargıtay dairesine gönderildi.
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU YAZDI – Gezi davasının tarihe geçecek tebliğnamesi: İbn Haldun, Maslow ve Atatürk üzerinden, cemaat tapeleri ve komplo teorileriyle suç ve suçlu üretmek
Avukatları tahliye talep etti, Yargıtay reddetti
Marmara Cezaevi’nde (Silivri) bulunan Can Atalay’ın avukatları ise milletvekili seçilmesinin ardından 13 Temmuz’da Atalay için tahliye başvurusu yaptı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, oybirliğiyle ret kararı verdi. Karara yapılan itiraz ise 17 Temmuz’da oy çokluğuyla reddedildi.
İlk AYM başvurusu yapıldı
Atalay’ın avukatları, bu kez Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararı üzerine “adil yargılanma, seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma ve kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle 20 Temmuz’da Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu.
AYM, 27 Eylül’de yaptığı açıklamada, Atalay’ın başvurusunun 5 Ekim’de yapılacak toplantıda değerlendirileceğini duyurdu.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi AYM kararını beklemedi, cezayı onadı: “Anayasa madde 14” krizi
Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise AYM’nin açıklamasından yalnızca bir gün sonra; 28 Eylül’de, Atalay’ın da aralarında bulunduğu beş sanığın mahkumiyetini onadı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 25 Nisan 2022’de verdiği karara ilişkin temyiz incelemesini tamamlayan Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Kavala’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis ile Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater’e verilen 18’er yıl hapis cezalarını onadı. Mücella Yapıcı, Hakan Altınay ve Yiğit Ali Ekmekçi hakkında verilen 18’er yıl hapis cezaları ise bozuldu. Daire, mahkûmiyet hükümlerini bozduğu Yapıcı ile Altınay’ın adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliyesine karar verdi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 28 Eylül tarihli kararıyla, AYM kararını beklemeden Atalay hakkındaki cezayı onamış oldu. Karar, aynı zamanda AYM’nin” mevcut koşullarda milletvekili dokunulmazlığının sınırlandırılamayacağı” yönündeki içtihat kararına rağmen verilmiş oldu. Daire’nin, Atalay’ın mahkûm olduğu “darbeye teşebbüse yardım” suçun Anayasa’nın 14. maddesine göre “yasama dokunulmazlığı” kapsamı dışında olduğu vurguladığı kararıyla birlikte, AYM ve Yargıtay arasında “Anayasa’nın 14. maddesi” üzerinden büyüyen görüş ayrılığı da başlamış oldu.
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU YAZDI – Yargıtay, Gezi’de AİHM kararı ile AYM içtihadını dikkate almadı, cemaat dinlemelerini kanıt saydı, cezaları az bularak onadı!
AYM’den hak ihlali kararı ve Yargıtay vurgusu: Daire, AYM içtihadına aykırı davrandı
AYM Genel Kurulu ise 25 Ekim’de Atalay’ın “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma” hakkı ile “kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiğine karar verdi, Atalay’a da 50 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmedildi. 5’e karşı 9 oyla alınan karara üyeler İrfan Fidan, Muhterem İnce, Basri Bağcı, Muammer Topal ve Yıldız Seferinoğlu muhalif kaldı.
AYM’nin, 27 Ekim tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan gerekçeli kararında ise milletvekili seçilen Atalay’ın “yasama dokunulmazlığına sahip olduğu konusunda kuşku bulunmadığı ancak TBMM’de yemin edemediği ve milletvekilliği görevini fiilen yerine getiremediği” belirtildi. Gerekçeli kararda, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını düzenleyen Anayasa’nın 13. maddesinde hak ve özgürlüklerin “yalnızca kanunla sınırlanabileceğinin”, 14. maddede “Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyidelerin kanunla düzenleneceğinin”, seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkını düzenleyen 67. maddede ise “Bu hakların kullanılması kanunla düzleneceğinin” belirtildiği vurgulandı.
AYM ve Yargıtay arasında Anayasa’nın 14. maddesi nedeniyle başlayan görüş ayrılığı, gerekçeli kararda da kendini gösterdi. T24’ün haberine göre, Daire’nin, Atalay’ın mahkum olduğu suçun Anayasa’nın 14. maddesine göre “yasama dokunulmazlığı” kapsamı dışında olduğu yönündeki kararına da atıfta bulunan AYM kararında, “Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi içtihadına aykırı davranmış, benzer ihlalleri önleme yükümlülüğünü yerine getirmemiş, aksine başvurucunun anayasal haklarını -Anayasa’nın parlamentoya verdiği bir yetkiyi kullanarak- daraltıcı bir şekilde yorumlamak suretiyle ihlal etmiştir” tespiti yapıldı.
TIKLAYIN – AYM’nin Can Atalay hakkındaki gerekçeli kararı: “Yargı, yasama dokunulmazlığının kapsamını belirleyemez”
“Yargı organı kural koyucu değildir”
“Kuşkusuz ki yargı organı, kural koyucu bir organ olmadığı için yorum yolu ile yasama dokunulmazlığının ve dolayısıyla seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının kapsamını belirleyemez” denilen kararda, dönemin HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu kararında da “muğlaklığı” üzerinden atıf yapılan Anayasa’nın 14. ve 83. maddelerindeki durumlar için de şöyle denildi:
“Görüldüğü üzere Anayasa koyucu Anayasa’nın 83. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ‘Anayasa’nın 14’üncü maddesindeki durumlar’ ibaresinin belirliliğini sağlama görevini kanun koyucuya vermiş, yorum yoluyla 14. madde kapsamına giren suçları belirlemek için yargı organına açık bir yetki vermemiştir. Kuşkusuz ki yargı organı kural koyucu bir organ olmadığı için yorum yolu ile yasama dokunulmazlığının ve dolayısıyla seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının kapsamını belirleyemez. Anayasa’nın 83. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ‘Anayasa’nın 14. maddesindeki durumlar’ ibaresinin kapsamına hangi suçların girdiği konusunda kanun koyucunun düzenlemesi dışında yargı organlarınca yapılan yorumlarla belirlilik ve öngörülebilirliği sağlamanın mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.”
Yerel Mahkeme AYM kararını uygulamadı: Kelepçeli 28 çuval, Yargıtay’a yollandı
AYM, ihlale ilişkin kısa kararını, kararla aynı gün 25 Ekim’de İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi. Ancak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tahliye kararı vermeyerek, gerekçeli kararın yayınladığı gün olan 27 Ekim’de Yargıtay 3. Ceza Dairesine yazı gönderdi. Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise 1 Kasım’da mahkemeye bir yazı göndererek kendilerine gönderilen yazının bir “müzekkere” olduğunu söyledi. Bunun üzerine mahkeme dosyanın Yargıtay’a gönderilmesi kararı aldı. 2 Kasım’da mahkeme dosyasıyla ilgili kelepçeli 28 çuval Yargıtay’a yolladı.
TIKLAYIN | AYM’nin Can Atalay’ı tahliye kararını reddeden mahkemeden tarih skandalı: 25 Ekim tarihli AYM kararı için 13 Ekim tarihli karar paylaşıldı!
TIKLAYIN | Yerel mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay kararına Yargıtay’ı işaret ederek uymadı!
Yargıtay’dan AYM üyelerine suç duyurusu: “Yetkiyi aştı”
Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise 8 Kasım tarihli kararında, anayasaya göre kararlarına uyulması zorunlu olan ve anayasayı yorumlamakla yetkilendirilen AYM’yi tanımadı. Atalay için “hak ihlali” kararı vererek tahliyesinin gerektiğine hükmeden AYM kararını tanımayan Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Atalay’ın tahliyesini reddetti.
T24’ün haberine göre, Yargıtay kararında, AYM üyelerinin “denetlenememenin verdiği rahatlıkla” hareket ettikleri, anayasada yeri olmamasına rağmen “yasa koyucu ve süper temyiz mahkemesi” gibi davrandıkları ifade edildi. AYM’nin Atalay için “infazı kabil ve kesinleşmiş Yargıtay kararı dikkate alınmaksızın inceleme yaptığı” vurgulanan kararda, Atalay’ın “hükümlü” statüsünde olduğu belirtildi ve bu nedenle anayasaya göre vekilliğinin düşürülmesi gerektiği belirtildi.
Tarihe geçecek bir hükme imza atan Yargıtay 3. Ceza Dairesi, hak ihlali kararı veren AYM üyelerinin yetkilerini aştığını belirtti ve kararda imzası bulunan üyeler hakkında da suç duyurusunda bulundu. Daire, Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi için kararın bir örneğini Meclis Başkanlığı’na gönderdi.
TIKLAYIN | Türkiye tarihinde bir ilk: AYM kararına uymayan Yargıtay, Can Atalay hakkında ‘hak ihlali’ kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu!
TIKLAYIN – AYM üyelerinin soruşturulması bilmeceye dönüştü: 15 üyeli AYM’de 9 üye incelenecek ancak Genel Kurul en az 10 üyeyle toplanıyor
Yargıtay Başkanlığı’ndan AYM’ye ağır suçlama: “Hukuku kaosa sürükleyecek; 14. madde işlevsiz bırakıldı”
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasının ardından bu kez Yargıtay Başkanlığı tarafından 10 Kasım’da bir açıklama yapıldı. O dönem Mehmet Akarca’nın başkanlığındaki Yargıtay’dan yapılan ve AYM’nin ağır suçlamalarla itham edildi açıklamada, “Anayasa Mahkemesinin, bireysel başvuru incelemelerinde zaman zaman anayasal ve yasal sınırları aşarak Yargıtay ve Danıştay uzman dairelerince geliştirilen yerleşik içtihatları ters yüz edecek, hukuk sistemini kaosa sürükleyecek şekilde kararlar alması, kesin hüküm etkisini tamamen devre dışı bırakılmasına neden olmaktadır” denildi. Ayrıca açıklamada, Anayasayı korumak amacıyla kurulan AYM’nin Atalay davasında, anayasa koyucunun iradesini yok sayarak Anayasa’nın 83’üncü maddesindeki atıf nedeniyle somut olaya uygulanması gereken 14’üncü maddesini işlevsiz bırakıldığı öne sürüldü.
TIKLAYIN – Yargıtay’dan Anayasa Mahkemesi’ne ağır suçlama: Hukuk sistemini kaosa sürükleyecek vahim kararlar alıyor, anayasa koyucunun iradesini yok sayıyor!
Yargıtay kararı sonrası avukatlardan ikinci başvuru
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararından sonra Atalay’ın avukatları, AYM’ye 1 Aralık’ta ikinci kez başvuru yaptı. Meclis Başkanlığı ise bu süre zarfında Yargıtay’ın yazısını işleme almadı.
AYM’den ikinci hak ihlali kararı
AYM ise 21 Aralık’ta, Anayasa’nın 148. maddesinde güvence altına alınan “bireysel başvuru hakkı”nın ihlal edildiğine oy birliğiyle karar verdi. Yüksek Mahkeme, Anayasa’nın 67. maddesinde güvence altına alınan “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı” ile 19. maddesinde güvence altına alınan “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”nın ihlal edildiğine ise oy çokluğuyla karar verdi. Bu karara İrfan Fidan, Muhterem İnce ve Muammer Topal karşı oy kullandı.
Hak ihlallerinin ortadan kaldırılması, yeniden yargılanmasına başlanması, infazın durdurulması, tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi için kararın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine oybirliğiyle karar veren Yüksek Mahkeme, Can Atalay’a da 100 bin lira tazminat ödenmesine de hükmetti.
Atalay’ın avukatları da AYM’nin kısa kararının mahkemeye gönderildiğinin bildirilmesi üzerine 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. AYM kararına göre mahkemenin infazı durdurularak tahliye kararı verilmesi talep edildi.
TIKLAYIN – Yargıda kritik yol ayrımı: Can Atalay için nasıl hareket edilecek, bu kez tahliye edilecek mi?
Gerekçeli karar: “Yargıtay, Türk hukukunda bulunmayan bir karar verdi”
AYM, 21 Aralık’ta verdiği ikinci hak ihlali kararının gerekçesini ise 27 Aralık’ta açıkladı. Resmi Gazete’de yayımlanan kararının gerekçesinde, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyulmayarak “Türk hukukunda bulunmayan bir karar verdiğini” ifade edildi. T24’tün haberine göre, AYM’nin bireysel başvurularda verdiği hak ihlali kararlarının herhangi bir merci tarafından inceleme ya da denetlemeye tabi tutulamayacağına vurgu yapan AYM, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararını “ayrıksı” olarak ifade etti. Mahkemelerin AYM kararını uygulamaktan hiçbir şekilde kaçınamayacağını vurgulayan AYM, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığının yargısal makamlar tarafından tartışılamayacağının altını çizdi. Anayasa’nın, daha önce dosyayı Yargıtay’a gönderen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne böyle bir yetki vermediğinin de altını çizen AYM kararında, “Mahkeme, usul hukukunda kendisine verilmemiş bir yetkiyi kullanarak ihlal kararının gereğini yerine getirmekten kaçınmış ve dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesine göndermiştir. Daire de ‘Anayasa Mahkemesi kararına uyulmamasına’ şeklinde Türk hukukunda bulunmayan bir karar vermiştir” denildi. “AYM kararını yerine getirmek yerel mahkemenin görevidir” denilen kısa karar, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.
TIKLAYIN – AYM’nin Can Atalay kararının gerekçesi açıklandı: “Yargıtay, Türk hukukunda bulunmayan bir karar verdi”
Mahkeme “Kararı yerine getirmek görevin” diyen AYM’yi yine dinlemedi, yeniden Yargıtay’a gönderdi
Ancak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM’nin kararını bir kez daha uygulamadı. Yüksek Mahkeme’nin “AYM kararını yerine getirmek yerel mahkemenin görevidir” demesine rağmen 11 saat boyunca müzakere yürüten mahkeme, “yetkili makamı belirlemekle AYM yükümlüdür” denilmesine rağmen Atalay dosyasını bir kez daha Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderdi.
Daire karara yine uymadı, TBMM’ye yeniden yazı gönderdi: “Ortada uyulacak karar yok”
Yerel mahkemenin dosyayı gönderdiği Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise 3 Ocak 2024 tarihinde açıkladığı kararda, “AYM’nin hak ihlali kararının hukuki değeri yok” diyerek, karara bir kez daha uymadı.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, “Anayasa’nın 153/6. maddesi kapsamında uygulanabilecek bir kararın var olmadığını” belirtirken, AYM’nin kararının “jüristokratik” bir davranış olduğunu ifade etti. Daire, bu ikinci kararında AYM’nin “uyulması zorunlu” dediği kararını “hukuki değerden yoksun” buldu ve “ortada uyulacak bir karar bulunmadığını” belirtti. Tahliye talebini bir kez daha reddeden Daire, Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi için TBMM’ye yeniden yazı gönderdi.
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU YAZDI – Yargıtay 3. Ceza Dairesi Can Atalay kararına yine uymadı, AYM’yi yerden yere vurdu: “AYM, Cumhurbaşkanı’nın meşruiyetini bile tartışmaya açabilir”
Avukatlardan üçüncü başvuru
Atalay’ın avukatları da Yargıtay kararının hemen ardından 4 Ocak’ta üçüncü kez AYM’ye başvurdu. Başvuru, AYM’nin ihlal kararını uygulamayarak Atalay’ı tahliye etmeyen 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne göndermesine ilişkin yapıldı. Başvuruda, “Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar” denilen Anayasa’nın 153. maddesinin ihlal edildiği belirtildi.
Milletvekilliği AYM kararlarına rağmen düşürüldü, Bozdağ’a anayasa fırlatıldı
Ancak Meclis, bu kez AYM üçüncü başvuruyu işleme almadan harekete geçti. Yargıtay’ın 8 Kasım 2023 tarihli kararına ilişkin yazıyı aylarca işleme almayan Meclis Başkanlığı, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un resmi ziyaretler için Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olduğu gün, kararı Genel Kurul’a taşıdı. İki kez hak ihlali verilen AYM kararına rağmen Meclis’te bir ilke imza atıldı ve Atalay’ın milletvekilliği 30 Ocak 2024 tarihinde düşürüldü. Genel Kurul’daki milletvekilleri, Kurtulmuş’un yokluğunda kararı okuyan TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ’a “Anayasa’yı çiğniyorsunuz” diye tepki gösterdi ve Bozdağ’ın yüzüne anayasa kitapçığı fırlattı.
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU YAZDI – AYM kararına uymayan Yargıtay’ın dediği oldu: Anayasaya uyulmadı, TİP milletvekili Can Atalay’ın vekilliği düşürüldü, AYM kılını bile kıpırdatamadı
Can Atalay: Tarihe, anayasanın askıya alınmasına ortak olanlar olarak geçecekler!
Anayasa Mahkemesi’nin iki kez verdiği hak ihlali kararına rağmen Meclis’te bir ilk yaşanarak vekilliği düşürülen Can Atalay, “Seçilmiş Hatay Milletvekili” sıfatıyla yayınladığı ilk açıklamada şöyle dedi, “Anayasa’nın açık; hiçbir kuşkuya yer bırakmayan hükümlerine karşın seçilmiş Hatay milletvekilinin milletvekilliğini ‘düşürdüler.’ Milletvekillerinin haklarını korumaktan birinci dereceden sorumlu olan TBMM Başkanı yurt dışına gitmiş… Başka biçimde takdim etseler de başka yere baksalar da başka yere gitse de, imzaları olmasa da tarihe Anayasa’nın askıya alınmasına ortak olanlar olarak geçecekler.”
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU YAZDI- TBMM’de Can Atalay muamması: Usul hatası mı yapıldı, vekilliği aslında sürüyor mu, AYM ihlal kararı verirse ne olacak?